tik tak tik tak...

4 Mart 2014 Salı

çalar saat
Tik tak tik tak tik tak… Saat yel değirmeni gibi sesler çıkararak tik taklıyordu. Kendini eve kapatalı tam 3 gün olmuştu. 3 gün önce sokak kapısından kendini eve atınca nihayet güvenli bir yere ulaşmış olmanın rahatlığıyla kendini koyvermişti. Ama günlerdir duvarda gezinen örümcek gitmemiş, hatta yanında bazı arkadaşlarını da getirmişti. Ağlar örmüştü evin her bir köşesine. Ağlarda daha büyük örümcekler sallanıyordu. Hatta bir keresinde kapıyı açıp dışarı çıkacak oldu bir tarantula ile burun buruna geldi. Korkarak kapıyı kapattı. Hayat çok acımasızdı. Tuzak kurmuşlardı ona bu evde. Ondan intikam almak isteyenler evine örümcekleri getirip bırakmıştı işte. Hatta bir gece hepsi bir olup ona tecavüz etmeye kalkıştılar ama son anda eline geçirdği şamdanla birkaç tanesini eziverdi. Ölünce de pek bir sevimsiz oluyorlar. Bacaklar böyle ezik büzük kalıveriyor. Bugün günlerden neydi acaba? Pazar, Pazartesi? Bir işi var mıydı gitmesi gereken? Ya da onu bekleyen birileri var mıydı haber vermesi gereken? Bak yine oldu işte. Böğürtlen kokuyor odanın içi. Koltukların altından hışır hışır sesler geliyor. Offf yine mi sürpriz hazırlıyorsun bana reçellerle? Sevgilisinin tek fantezisi böğürtlen reçelini ayak parmaklarına döküp yalamaktı. Adam az biraz fetişistti. O yapış yapış ayaklarıyla kalkıp yere basınca tiksinirdi ama adamın zevk noktaları reçelle birleşen parmaklardaydı. Şamdanlarda kokulu mumlar yanar, saten çarşafların hışırtısı eşliğinde sevişilir ama her seferinde o böğürtlen reçeli çarşafları yapış yapış yapardı. Adamın doğumgününde hediye ettiği parfüm bile böğürtlen kokuluydu. Böğürtlen, börtü böcek, örümcek..tik tak tik tak… yapışık, sulu sepken, vıcık vıcık… hışır hışır, kıpır kıpır, ölüm sessizliği…. Ölüm sessizliği, öldüresiye acılar ve beynini kemiren sorular? “O kız kimdi?” Kimdi , kimdi , kimdi?Yoksa daha mı çok böğürtlen kokuyordu da onu seçmişti? Üstelik tüm gün kafasından “hamile miyim acaba?” sorusu endişeli bir geçit töreniyle İzmir marşı eşliğinde geçerken “o kız kimdi?” “Yelloz” dedi. “ Koca koca örümcekler yesin seni, iç organlarını kemirsin, kanını emsin, gözlerini oysun”dedi. Duvarlarda şimdi de solucanlar yürüyor. Oradaki küçük deliğe girmeye çalışıyor bir solucan. Hayır hayır o benim sevgilim. Ama yanlış yerdesin bana gelmelisin dedi içinden. “bana gelmelisin, bana dolanmalısın”. Hay allah şimdi bir örümceğe yem olacaksın. Solucanı aldı ve bacaklarının arasına yerleştirdi. Şimdi daha iyiydi, gözlerini tavana sabitleyip kendini rüyalara bıraktı. Sağlık görevlileri eve geldiğinde onu hala gözleri tavana dikili bir halde, kıpırdamadan otururken bulmuşlardı. Bu ilk şizofrenik nöbeti değildi. Onu kaskatı hale getiren şizofreni de değildi. Böğürtlen reçelinin tadına başka ayak parmaklarında bakacak olan eski sevgiliydi.

0 yorum:

Yorum Gönder