çocukluk travması

4 Mart 2014 Salı


heidi
Bir çocuk düşünün, Heidi , Şeker kız Candy , He-man ve Voltran izleyerek büyümüş olsun. Bu çocuğun yaşadıkları travma değilse nedir allasen? Bir yanda kırlarda, dağlarda umarsızca “halalahaydi halalahaydiiiiiii” diye koşan Heidi ve onun aşkı Peter, diğer yanda aşık olduğu çocuk önce ölen, sonra başka bir beyaz atlı prens (yıllardır hastası olduğum serseri-çekici erkek imajını yaratan) olan Terry’e aşık olan şeker kız Candy. “Vataşiva kendiiiiiii” şarkısı eşliğinde, yatılı okullarda despot yöneticilerle ve çirkef, kötü kalpli arkadaşlarla büyüyen Candy ve Japonların takıntılı kocaman göz algısı sonucu o koca gözlerden  arasözden çıkan sular gibi fışkıran gözyaşları. 
şeker kız
Heidi’yi izleyince kız herşeyden keyif alıyor, hiçbirşeyi dert etmiyor, hoop ertesi gün Candy izliyoruz içimiz şişiyor ağlamaktan. Eeee tabi bunları izleyerek büyüyen çocuk nolur sonunda? Ergenliği Candy gibi böğürtülü ağlamalı aşklarla, yetişkinliğe geçişi o Terry gibi çocukların gerçek hayatta olmadığını anlaması, “elinde sadece Peter gibiler var karizma yok ama iyi çocuk Allahı var” noktası ile gerçeği görüş ve Heidi kıvamında, bir erkek bulduğu vakit “halalahaydi halalahaydiiiii diye etekleri zil çalarak neşe saçan ben! Çok ikircikli bir durum bu. Hayır buradaki koşullarda öyle Peter diyerek yokuş aşağı koşabileceğm yemyeşil tepeler de yok! Napıcam E-5’te arabaların arasına dalıp “halalaydi” desem, ya ezilip kalırım kakalak gibi asfalta yapışırım  (tam da Peter’i bulmuşken) ya da bir akıl hastanesinden gelerek beni “anam yavrum delirmiş yavrucak” diye kapatırlar delilerin arasına. Halbuki ben sadece Heidi izledim.

orkorobotBu furya bittikten sonra daha erkeksi çizgi filmler geldi yerlerine. Ben de bir Voltran hayranı olmayaydım iyiydi. Tam Peter’ı kabullenmeye hazırken, yine arayışa geçip “hımmmm bunun yüzü çok güzel, ay bir de romantik mi ne çok kibar”, “ımmm bu çok entelektüel, bir sürü şey konuşuruz biz bunla”, “abi bu ne seksilik laaam, o sigara içen ince uzun parmaklarına kurban”, “bunda da karizma 1500, ımm havalı da bişey” diye tüm bu özellikler tabi ki tek bir adamda toplanmadığından, herbirinden bu özellikleri alarak bir Voltran oluşturma isteği oluşunca bünyede işler sarpa sarıyor tabi. Sonunda kafayı çizen ben, “gölgelerin gücü adına, getir bu adamı tez zamanda karşıma Allahım, dinimiz, sübhaneke , amin” diyerek dalıyorum uykuma. Allahtan Orko ve Yüzbaşı gibi iki sağlam dostum var da doğru yolu bulma konusunda yardımlarını esirgemiyorlar. Yoksa acımasız insanlar tarafından kurgulanan, Clementine gibi azap dolu bir hayat beni bekliyor olabilirdi. 

fransız



0 yorum:

Yorum Gönder