küller

17 Mart 2014 Pazartesi

"Gönül penceresinden ansızın bakıp geçtin, bir yangının külünü yeniden yakıp geçtin" ... en sevdiğim şarkılardandır. Bu kadar yalın sözcüklerle bu kadar derin bir acıyı ifade edebilmesine hayran olmamak ne mümkün?
Hepimiz için benzer değil midir? Zamanında hayatınızın merkezine almış olduğunuz her kim varsa üzerinden unutmaya dair yeterince zaman geçmiş olsa bile, karşınıza çıktığında film şeridinden daha hızlı bir akışla geçmez mi gözlerinizin önünden o günler? O günkü neşeniz ya da öfkeniz, sevinciniz, sevginiz birbirine karışıp kalbinizi sarmaşıklar gibi sarıp sarmalaz mı? Sadece bir an yeter de artar bile. Gönül penceresinin camı bir kez aralandı mı kuvvetli rüzgarlarla fırtınalarla gelen anılar, acılar üşüterek bedeninizi  küllenmiş olan yangını yeniden alevlere bürür. Rüzgarı gören ateş sönmez ki zaten daha da şiddetlenir. Küçük bir kıvılcımı yangınlara dönüştüren rüzgardır, film rulosunu takıp şeridi ön gösterimle sunan da pencereyi tıklatan..
Ansızın bakıp geçme, yangınları alevlendirme, bırak küller kalsın yangının bittiği yerde... Sönmüş ateş yeniden yansa bile ürkek alevler saçar, cayır cayır yanamaz. İçi geçmiş korlara boşuna rüzgar üfleme. 

0 yorum:

Yorum Gönder