Kanımı emdi gitti sürüngenler,
Şu karafatma sırdaşımdır benim,
Kocamsa bir bok böceği bildiğin.”
Duvara yazdığı 378. şiirde bu dörtlükten oluşuyordu Cevriye’nin.
Üç haftadır sürekli ya birşeyler mırıldanıyor, kendince besteler yapıyor ya da
duvara elinin hızının yettiğince birşeyler karalıyordu. Kocasını kaybettiği
günden beri Cevriye’nin kadın bedeni de kimliğini yitirmiş, üzerinde elbiseler
taşıyan bir hayalet bedeni vardı sanki. Ne
zaman uyuduğu, uyandığı belli değildi. Aklının ipleri, şişten çıkmış ilmekler
gibi sökülmekte, söküldükçe halisünasyonlar derinleşmekteydi. İşte yine
başlamıştı yazmaya. Aklının rüzgarı
hangi yöne eserse o yönde yazıyordu. En çok böceklere takmıştı. Böceklerin
kalın kabuklu ve büyük gözlü olanlarına takıntılıydı bu aralar. Ateşte yanan
böcekler için ağıtlar yazıyordu şimdi. Kendi bedeninde de bir ateş kılıcı
kalbinin etrafını çiziyordu inceden inceye. Çizdikçe canı yandı, yazdıkça
heyecanlandı. Bütün gece uyumadan yazdıkça yazdı. Yorgunluktan sızıp kalana
kadar devam etti. Uykusunda bile zihni yazmayı aceleyle sürdürüyordu. Rüyasında
kocasıyla son gittiği davette gördü kendini. Alımlı Cevriye ve kocası Fikret yine herkesin göz
hapsinde, tüm dikkatler üzerlerindeydi. Bu davetten üç gün sonra kalp krizi
geçirmişti kocası. O güne kadar kocası dışında hiç kimseyle bir etkinlikte bulunmayan
Cevriye yapayalnız kalmış ve acısını duvarlara yazdığı dörtlüklerle atmaya
çalışmıştı. İlk başlarda ürkütücü boyutlarda değildi ama gittikçe aklı başından
başını alarak gitmiş gibiydi. Kimseyle konuşmaz, kimseyi duymaz olmuştu. Kendi
kendine konuşması dışında hiçbir şey kalmamıştı Cevriye’den geriye. Uykusunda
mırıldandı son dörtlüğünü, eşi Fikret’e kavuşmadan tam 5 dakika önce:
“ Kalbimi sokup sokup gitme akrep,
Boynumdan zehirli kıskaçlarını çek,
Özgür bırak beni ki gideyim artık buralardan,
Örümcek ağından yatak hazırlamış bana kocam,
Saçlarıma takacakmış ateş böceklerini,
Derin bir uykuya hazırlarken bedenimi.”
esin kaynağı ve ekşi sözlük https://eksisozluk.com/hestia--104655
0 yorum:
Yorum Gönder