skip to main |
skip to sidebar
Gönderen
Kumsal
zaman:
10:53
Ayrılık... İçinde başka hiç bir duyguyu barındırmaya izin vermeden başlı başına hüzün simgesi olan kelime.. Adını duyduğumuzda bile altından keyifli bir şey çıkmayacağı kesin. Hangi ayrılık güzel olabilir ki? Ayrılmak bir yerden, bir kişiden, bir evden belki bir süreliğine belki bir daha dönmemek üzere vedalaşmak ve gitmek. Hep hüzün dolu, kırılan bir tarafın olma ihtimalinin yüksek olduğu, gidene belki keyif verecek olan ama kalan için mutlaka üzüntü kaynağı olacak bir duygu. Ayrılık acısı ise ölüm acısına eşdeğer sanki. Hayatında yanında olan birisine herhangi bir nedenden dolayı bir daha dokunamayacak olmak, kokusunu duyamamak, nasıl nefes aldığını işitememek, o gün üzgün müdür keyifli midir bilememek, hele ki ayrılınılan kişi sevgilisiyle başka bir yerdeyse kiminle birlikte olduğunu hayal edememek...Bunlar bir ölüm acısı gibi değil de nedir ki o zaman? Ayrılıklar olmasaydı kavuşmaların anlamı kalmazdı demiş bazı şairler. Kavuşmanın anlamlı olması için illa ayrılmak mı lazım?Bir insan birini çok seviyorsa neden ayrı kalmak zorunda kalsın? Bu kavramın olmadığı bir gerçeklik olsa ve herkes olduğu yerde kalabilse nasıl olurdu yaşantımız acaba?Mesela dalından kopan yaprak toprağa düşerken dalın canı yanar mı mesela? Ya yaprak? Toprağa kavuştuğu için mutlu mudur yoksa uzun zamandır tutunduğu dalı özlemekte midir? Yere düşmesi bir son mudur yoksa ağacın özüne kavuşmayı sağlayacak bir yolculuk mudur?
0 yorum:
Yorum Gönder